NELER DEĞİŞTİ VE NEDEN?
1- Alan savunmasına izin verildi.
2- Savunmaya üç saniye kuralı geldi. Savunma oyuncusu savunduğu rakibine uzak pozisyondaysa (kol mesafesinden daha uzak) tahditli alanda 3 saniyeden daha uzun süre kalamayacak.
3- Topu hücumda karşı sahaya geçirme süresi 10 saniyeden 8?e indirildi.
4- Ve, savunma oyuncusunun savunduğu oyuncuya el ile temas etmesine, eğer hücum oyuncusunun ilerlemesi engellenmiyorsa, izin verildi.
Kararların açıklanmasından hemen sonra NBA?in patronu David Stern?ün verdiği demeç yeni kuralların altında yatan motivasyonu özetliyordu: ?Basketbolun hareketli, çabuk ve daha çok pas verilen bir oyun olmasını sağlamaya çalışıyoruz?.
NBA?in sıkıntısı 1980?lerin başında Harlem Globetrotters?ın durumuna benziyor. 1926-1950 arası Amerika?nın en iyi basketbol takımı olarak tanınan Harlem, daha sonra NBA baskısına dayanamamış, seyircilerin spor rekabetinin olmadığı bir gösteri takımı gibi algılamaya başladığı andan itibaren de hızla popülerliğini yitirmişti. 1993?te eski oyuncuları Mannie Jackson tarafından ?marka tanımı? tamamen değiştirilen Harlem yeni stratejisi sayesinde hayatta kalmayı başardı. Bugün NBA de her geçen yıl daha net, rekabetin üst seviyede yaşandığı bir ligden çok bir slam-dunk ve yüksek zıplama yarışması izlenimi vermektedir.
Gerçekten de büyük bir spor ve eğlence şirketleri topluluğu olan NBA son yıllarda televizyon ratinglerinde gerilere düşüyor ve oyunu yavaş ve sıkıcı bulanların sayısı artarken maça gelen seyirci sayısı da hızla azalıyor. Neden mi?
ADAM ADAMA SAVUNMA
Kuralların geçmişte sadece adam-adama savunmaya izin vermesi belki de tek başına en önemli etken. İyi tarafı, bol slam-dunk?lı maçlarda süper yıldızların (Bird, Magic, M. Jordan, Shaq) performansları, kötü tarafı ise oyunun büyük bölümünde sadece iki kişinin ön planda olması; hücum eden yıldız ve onu savunan oyuncu, başka bir ifadeyle şu meşhur ?isolation play? monotonluğu ve yavaşlığı. Diğer oyuncular mı? Ha onlar kenara çekilip olacakları bekliyorlar, seyirciler gibi....Geçen 20 yılda koçların fast-break?e giden oyuncularına ?yavaşla, sete dön? diye bağırmalarına artık alıştık.
Böylece oyun yıllar boyunca, cüssenin ve atletik özelliklerin fundamental?in önüne geçtiği bir nitelik kazandı ve takımlar bu özelliklere uygun oyuncuları, liseden ve NCAA?den- fundamental becerilerinin pişmesini beklemeden- erken profesyonel yaparak devşirmeye yöneldiler.
Burada bir mola verelim. Yeni kuralların getirilmesi ile Michael Jordan?ın dönmesinin aynı zamana rastlaması ilginç (NBA yönetiminin, majestelerine, dönmesi için yoğun ricalarda bulunduğunu biliyoruz): MJ?in dönüşü, bir açıdan yeni kuralların oyundaki tek-ve-super-yıldız hakimiyetine son verme amacıyla çelişiyor gibi gözükürken diğer açıdan, yeni kuralların temel amacıyla paralel olarak, oyuna ilginin artmasını destekleyici bir unsur.
KOÇLARA DAHA FAZLA SEÇENEK
Oyundaki hücum stratejisinin takımın yıldızının teke-tek kalarak skor yapmasına kilitlenip kaldığını belirtmiştik. Şimdi ise alan savunması ile koçların önünde daha fazla seçenek olacak, seyirciler ise bir sonraki hücumda ne olacağını bilemeyecekler ve heyecan artacak. Daha fazla şut girişimi yükselen skor kadar kaçan şut da demek, bu da daha hareketli, turnover, blok, top çalma ve fast-breaklerle zenginleşen maçlar anlamına geliyor.
Bir anlamda alan savunması taktiksel yeteneklerde koçları sınayan bir ders olacak. Örneğin, Phil Jackson?un alan savunması karşısında neler yapacağını görebileceğiz.
Peki 1 Aralık itibariyle, yani ilk 13 ila 18 maç sonrasında, durum nedir? Yeni kuralların beklenen etkileri henüz kendilerini gösterdiler mi? Gelin biraz da iş konuşalım.
Alan savunması ne kadar tercih edildi? Takımların kendilerini hemen alan savunmasına adamalarını beklemiyorduk. Hazırlık maçlarının yapıldığı dönemde (exhibition season) ve normal sezon maçlarında takımların çoğu yine adam-adama ile devam etti, zaten takımların alan savunması çalışmaya da yeterince zamanı olmadı bence.
MAÇ BAŞINA SAYI ARTTI MI?
1991-1992 sezonundan bu yana düzenli azalan sayı ortalaması 1999-2000 de 92.2?lere kadar düşmüştü.
1990-1991 sezonunda, o zaman 27 takım ile oynanan ligde, 24 takım ortalama 100 sayı ve üzerinde skor yaparken geçen sezon sadece 4 takım 100 sayı ortalaması yakalayabildi: Kings (101.7), Bucks (100.7), Lakers (100.6) ve Mavericks (100.5), sezon ortalaması ise 94.8 sayıda kaldı.
Şimdi teori şu; alan savunması takımları hızlı oynamaya, dışarıdan şut atmaya ve özellikle 3-sayıya teşvik ederek ortalama skoru arttıracak. Bakalım istatistikler ne söylüyor?
Ortalama sayı 94.5 olarak gerçekleşmiş. 100 sayı çıtasını geçen 5 takım var; Magic (102.6), Spurs (101.5), Lakers (101.4), Kings (101.0)- dikkat! Kings bu sezon Chris Webber?siz oynuyor- ve Timberwolves (100.1). Bu takımlardan özellikle Minnesota Timberwolves biraz daha incelemeye değer çünkü alan savunmasını en fazla kullanan ve savunma portföyüne en iyi yerleştiren takım olarak ön plana çıkıyor.
Diğer bir öngörü ise 3-sayılık atışların artacağı ve bunun skora ve oyun heyecanına olumlu katkıda bulunacağıydı. Bakalım.
NBA 1993?de 3 sayı çizgisini biraz içeriye taşıdı (nedeni biraz uzun bir hikaye, belki başka bir yazıda bu konuya odaklanırız). Bu tarihten sonra 3-sayı girişimi ve isabet yüzdesi artmaya başladı, en üst noktasında, yani 1996-1997 sezonunda, maç başına ortalama 17 3-sayı girişimi ile isabet oranı %36-37?ye kadar yükseldi.
Oyunun üçlük yarışması haline dönme eğilimini farkeden yönetim 1997 sezonunda çizgiyi bugün olduğu yere, dışarıya doğru çıkarttı ve o tarihten bugüne maç başına 3-sayı girişimi 13?lerde ve isabet oranı
%35?lerde dolaşıyor. 3-sayı girişiminin azalmasının bir başka nedeni de tipik NBA oyuncusunun giderek uzaması ve kalınlaşması dolayısıyla takımların içeriden teke-tek oyunlarla potaya yakın basket bulmaya bağımlı hale gelmesidir. Takımlarda, potaya uzak (2?lik veya 3?lük) şut atan oyuncu sayısının azalması da bu durumun kanıtı.
3-sayılık isabet geçen sezon %35.4 iken bu yıl %34.7?ye düşmüş, 3-sayı girişimi ise 13.4?den 14.4?e çıkmış, herhangi bir trend için henüz çok erken. Buna karşın, alan savunmasının şutlarda henüz bir ?mucize? yaratmadığını kendimize güvenerek ileri sürebiliriz.
YENİ TAKIMLARIN YILDIZI PARLAR MI?
Kesinlikle evet. Alan savunmasında kendisini hemen gösteren takım Minnesota oldu demiştik. Timberwolves çok irikıyım bir takım değil, bu nedenle alan savunmasında ayakları hızlı oyuncularla avantaj yakalamayı başardı.
Geçen yıl normal sezonu (regular season) sayı ortalamasında 97 ile yedinci bitiren Timberwolves 2001-2002?de 14 maç sonrası 100 ortalama sayı ile beşinci sırada. Bu arada maç başına atılan sayılarda en dikkati çeken gelişmeyi 97.5?den 102.6?ya terfi eden Orlando gerçekleştirmiş. Takip etmek lazım.
Ha bir de Detroit?in peformansını izlemek iyi olur, onların da Stackhouse, Chukky Atkins, Robinson ve Jon Barry (az atar ama yüksek yüzde ile oynar) gibi keskin 3-sayıcıları var. Pistons, ligin maç başına ortalama 25 atış ile 3-sayı girişimi lideri.
Shaq nasıl etkilendi? Yeni kuralların açıklandığı dönemde yapılan yorumlarda en sık rastlanan tema alan savunmasının özellikle Shaquille O?Neal gibi teke-tekte savunduğu adamı domine ederek (sokakta buna ?dövmek? de deniyor!) sayı bulan, kalın ve fundamental?i zayıf oyuncuların etkisini azaltmayı hedeflediğiydi.
Shaq, yeni kurallar hakkında terbiye sınırlarını aşmadan ağzına geleni bir güzel söyledi: ?Berbat?, ?Kuralları değil yukarıda (NBA yönetimi) oturan yaşlı adamları gençlerle değiştirmek lazım? vb. Teoride, alan savunması ile rakipler, etrafına ikili üçlü savunma getirerek Shaq?in etkisini azaltabileceklerdi.
15 maç sonrası, önceki sezon ve kariyer ortalamalarına kıyasla, Shaq?in bu sezona biraz yavaş başladığı görülüyor. Maç başına sayı ortalaması geçen sezonlarda 26-29 iken bu sezon 24?lerde. Elbette bu durumu alan savunmasına bağlayabilmek için daha çok ders çalışmak ve biraz zaman geçmesini beklemek gerekecek.
Aslında alan savunması Shaq için bir avantaj bile olabilir. İyi şutörlere sahip Lakers?ı savunan takımlar tüm savunmalarını Shaq üzerine göndermeyi seçerlerse 3-sayılarla cezalandırılırlar, böylece Shaq?a tahmin edildiği kadar kalabalık bir savunma yapamayabilirler. Göreceğiz.
Draft?lerdeki oyuncu seçimleri değişecek mi? Bence yeni kuralların asıl kalıcı etkileri çaylak oyuncu seçimlerinde hissedilecek. ?Isolation play? tekdüzeliğine saplanmış NBA son 7 yılın draft?lerinde uzun ve atletik ama şut atma, top sürme, pas verme gibi temel basketbol becerileri tam gelişmemiş oyuncuları öncelikle seçiyordu. Erken profesyonel olmanın artıyor olması da bu eğilimin işaretidir. Geçen senenin ilk 20 ?pick?ine? bakalım, çoğu Mark Jackson ve Morris Peterson gibi tek yönlü oyuncular.
Yeni kurallarla artık genç oyuncular lise ligi ve NCAA?de temel beceri derslerini geçmeden NBA kıvamına gelemeyecekler.
Avrupalı oyuncuların şansı artar mı? Basketbolda bir kural var. Oyuncuya iriyarı olmasını öğretemezsiniz (you can?t teach size). Basketbol, cüsseye ve atletik yeteneklere endekslenmesi sonucu, çalışıp, yetenekleri geliştirip başarılı olunabilecek bir spordan çok genlere bağlı bir oyun haline gelmiş. Bu açıdan ironik olan durum NBA?in Amerikan rüyası denilen olgu ile birebir çelişmesi: Ne kadar çalışsanız da kalıtımınızı aşamıyorsunuz.
Bugün NBA?de Avrupalı oyuncuların ve beyaz Amerikalıların siyahlara kıyasla dezavantajları olduğu bir gerçek. Yeni kurallar sonrası şut atmanın öneminin artacağını kabul edersek, yakın gelecekte eli düzgün oyuncu eksikliği yaşanacağını söyleyebiliriz. Avrupalı oyuncular, özellikle de Akdeniz liglerinde yetişenler (Türk oyuncular, örneğin) bu boşluğu hemen doldurabilir.
Bakarsınız ileride ?beyaz adam zıplayamaz? sözünün yerini ?siyah adam şut atmaz? alır, kim bilir?
Sonuç: Evet kurallar radikal değişti ama 3-saniye kuralı ile birlikte değerlendirildiğinde bizim bildiğimiz ?saf? alan savunması NBA?de uygulanmayacak. Bu nedenle takımlar, en azından yakın gelecekte, eskisi kadar olmasa da yine adam-adama savunmayı yoğun olarak kullanmaya devam edeceklerdir.
Alışkanlıkların değişmesi zordur, dahası 300 oyuncuyu hemen değiştiremezsiniz. Kural değişikliklerinin asıl etkileri 3 ila 5 yıl içinde daha açık görülecek.
İstatistik çerçevede göstergeleri takip etmeye devam edelim. Sezon sonunda tekrar büyük resmi değerlendirene kadar herkese heyecanlı NBA?ler..